14 Aralık 2008 Pazar

TERZİ YERİNE ŞAİR

HAYDAR ERGÜLEN


Terziler gittiler, giderken yerlerine birkaç şair bıraktılar. Galiba terzi esnafının lonca ahlâkı uyarınca da ara sokaklara, adresi sora sora bulunan semtlere ve her zaman salkımsaçak dolu otobüslerle, minibüslerle gidilen civar beldelere emanet ettiler onları da. Benim böyle terzi yadigârı bir şairim var, gezgin terzi, göçebe şair, kışları Mersin’de yazları Kayseri’de yaşayıp yazan Ahmet Ada. Onun şiirini her zaman sevdim, 25 yıldan fazla olmuştur. Ahmet Ada’nın şiiri bana, abisinden mektup bekleyen bir çocuğun, mektupta yazılanları okudukça duyduğu sevinç gibi gelir. Ada’nın dergilerde ya da kitaplardaki her şiirini okudukça aynı sevinçli duyguyu yaşarım. Şiiri çok mu sevinçlidir, etrafa mutluluk mu yayar, içimi aydınlatır, sıkıntılarımı mı unutturur? Hayır. Tam tersine keder ve hüzün diyelim, aynı şey olsa bile, iki sözcüğü de ayrı ayrı sevdiğimden böyle diyorum, Ahmet Ada’nın şiirinin kardeş sözcükleridir. Galiba sevincin de ötesinde bir şey bu, çoşku demek daha doğru. İyi terzi, kötü kumaştan bile bayramlık elbise çıkarır. Kedere kötü der miyim hiç, o olmasa neyle besleniriz? Dediğim, Ahmet Ada üzüntülü de olsa sevinçli de, iyi bir şair olarak, onlardan dokunaklı şiirler çıkarır.
2003 yılında, Mersin’de çıkan ‘Islık’ dergisinin şiir dizisinden yayımladığı ‘Gökyüzünün Fıskiyesi’ adlı kitabı da bana gönderilmiş çok uzun bir mektup gibi okudum, hani bir şair ‘Toplu Mektuplar’ını yayımlamış gibi. 250 sayfalık bu mektubun içindekiler de aslında Ada’nın gözde değil, özde temalarını bir kez daha hatırlatıyor: ‘Kime Şiir Yazmalı’, ‘Gök Katında Birkaç Kanat’, ‘Gül İşliyor Kalbime’, ‘Solgun Gazeller’, ‘Aslında Hayat Küçük Bir Prova’, ‘Yağmurdan Sonra’, ‘Mutsuzluk Büyüyor’...Ahmet Ada ‘Teyel’ şiirinde, ‘ben hayattan birkaç hayat çıkarıyordum / solgun sokaklardan gölgesi uzayan yazlar / senin yaşlanışından saf yüzler’ diyor, şiirini hatırlatırcasına. ‘Ben sana terziydim sözcükler biçtim’ dizesiyle de galiba bir anlamda mektup-şiir diyebileceğimiz şiir anlayışını özetliyor. ‘Merkeze, çarşıya uzak’ çalışkan bir terzi Ahmet Ada, biçtiği sözcükler, sevinçten de kederden de olsa, onlardan bize çoşku dolu şiirler yapıyor. Şiirin kıymetini bilenler için, Ahmet Ada’nın şiirleri usta bir terzinin işi.

İtina İle..., Radikal Kitap, Sayı: 158, 26 Mart 2004



AHMET ADA ANTOLOJİSİ

HAYDAR ERGÜLEN


Ahmet Ada 2003’teki ‘Gökyüzünün Fıskiyesi’ (Islık Yay.)’nden sonra bir antoloji daha yayımladı: ‘Denizin Uykusu Üstümde’ (Islık Yay). Antoloji diyorum, çünkü Ada’nın şiirlerinin oylumu bu nitelemeyi hak ediyor. Her zaman çalışkan bir şairdi Ada, hem şiirleriyle hem de şiir üstüne yazdıklarıyla. Üstelik bunlar, usta bir şairin çoğaltmaları değil, tam tersine arayışları bitmeyen, sürekli daha iyi bir şiir peşinde olan bir ustalığın ürünleri. Ben, Ada’nın her yeni şiir kitabında ustalıkla yetinmeyen, farklı şiir dünyaları oluşturmak isteyen bir şairin hevesini görüyorum: “Uzun sürer şiirin hayatı/Rahat mıyım dışarıda-belki” dese de artık hayatı şiir olmuş bir şair Ahmet Ada.
Yıllardır dergilerde yayımlanan yazılarının bir kısmını da ‘Şiir Okuma Durakları’nda (Islık Yay.) topladı Ada. Şiirin ve şairin imgesinden, şiirin genel sorunlarına, uzun bir yazı yolculuğunun kapsamlı verimi. Bir tür şiir ansiklopedisi gibi. Ada’nın pek çok yazısı yol gösterici olmuştur bana, ‘Şiir Okuma Durakları’ da, yayımlayacağı diğer şiir yazılarıyla birlikte, şiirimizin önemli kazançlarından biri olacaktır. Üstelik günübirlik şiir tartışmalarının uzağında, yansız bir tutumla kaleme aldığı bu yazılar, şiirin ilkelerinin ışığında Cumhuriyet sonrası Türk şiirinin macerasını ayrıntılı olarak ele alıyor. Ada’nın tıpkı şiirleri gibi bu çalışmasını da çok değerli buluyorum.

Radikal Kitap, 12 Kasım 2004, Sayı: 191

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder