AHMET ADA’NIN SÖZVARLIĞI VE DİLİ ÜZERİNE*
A.DENİZ ABİK**
Elimizde, yazar ve şairlerimizin sözvarlığı üzerine yapılmış kapsamlı çalışmalar bulunmamaktadır. Hangi yazarımız kaç değişik kelime kullanır, hangi şairimiz en çok hangi kelimeleri kullanır, dünyası hangi kelimelerden örülüdür, bu kelimeler bize sanatçının dünyasını tanıma olanağı verir mi, bütün bunları somut verilere, sayısal değerlere dayanarak bize sunacak yayımlanmış çalışmalarımız yok.
Birçok monografik çalışmada, yazar ve şairlerin üslubu incelenirken dil ve üslup başlıkları kullanılır. Ancak bu başlık altında verilen bilgiler, incelemecinin dikkatini çeken birkaç noktaya değinen, genel gözlemler aktaran, harcıâlem bilgiler olmaktan öteye gitmez. Bu çalışmaların geçmişin olanakları ile böyle olması da belki kaçınılmaz idi. Bugün dil ve dile bağlı olarak üslup çalışmalarına daha sağlıklı yaklaşabilmemize yardım edecek teknik olanaklar daha çok.
Birçok şairimiz üzerine olmadığı gibi on üç kitapla, antolojilere giren şiirleriyle, aldığı şiir ödülleri[1] ile karşımıza çıkan Ahmet Ada’nın şiirindeki dil üzerine de bir çalışma yok. Kitaplarına genel olarak bakıldığında, Ahmet Ada’nın şiiri, kuşlar ve çiçeklerden örülüdür, dense yanlış olmaz. Kuşlar tek tek adları olan güvercin, leylek, serçe, turna, ardıç kuşu, kumru, sığırcık, martı, muhabbet kuşu, kırlangıç vb. kuşlar yanında, bütün kuşları kucaklayan kuş adı altında bütün şiirlerinde uçuşurlar:
“kuşlar uçuştular saçlarından (AHY, 37)”, “kuşların kanat izleri (AHY, 28)”, “kuş uçur (AHY, 55)”, “kuş izi (AHY, 51)”, “uçurdum son kuşları gökyüzüne (AHY, 63)”.
Sevgili, kimi zaman sarı kuştur (KBA, ) kimi zaman güneyli kuştur (AHY,11). Kimi zaman da sevgili, güneyin esmer kuşu (KBA, 60) olarak farklı şiirlerde çıkar karşımıza, Şehir şiirinde olduğu gibi: “Bu şehirde düş kurup yaşıyorsun / yağmur sonrası bir öğle vakti / geçip giderken ah son otobüsün sesi / güneyin ey esmer kuşu / sen yine ufka yaslanıyorsun (KBA, 60)”. Sevgilinin gölgesi, kuş gölgesidir : “Gölgendir o Kevser bir kuş gölgesi kanat çırpıp uzaklaşan (K, 17)”. “Her dizeden su kuşları kalkıyor, bu çocuklar gibi sevmektir seni (VYH, 26)” dizesinde, sevmenin tanımıdır, uçuşan su kuşları. Sinema Kuşu’nda “sen busun işte ipeğin parçalanmış hüznü / doluya tutulmuş bir kuş yüreği kırılgan (VYH, 26)” dizelerinde kırılganlığın anlatımıdır, kuş yüreği. Sevgili değilse kuş, kuşlu saç tokaları olarak çıkar karşımıza (AHY, 65).
Ahmet Ada’nın şiirlerinde kuşlu dizelerden seçmeler sıralanabilir: “Neredeysen bir kuş uçur kalbinden (KBA, 69)”, “kuşlar ki tanığıdır uçurumlara açılan cinayetlerin (KBA, 51)”, “kuş ayağı değmiş şarkılar (KBA, 49)”, “bir kuşun şadırvan serüveni (KBA, 51)”, “belki çıplak bir ağaç benim ruhum / dallarına kuşlar tünemiş /rüzgâr bekleyen (K, 26)”, “sevinçli gökyüzüne / dolarken binlerce kuş vedalaşıyorum / rüzgâr bekleyen pörsük yapraklarla (K, 26)”, “sözüm kuş çığlığı olur belki (K, 29)”, “eve çiçek götürmeyi unuttuk çoktandır/ çantamızda kitap taşımayı/ cebimizde kuş (K, 63)”, “kuşluk serindir kuşlarını salıver (K, 73)”.
Kuşlara Yenilen şiirinde, “kuşlar şiirlerime düşen gölgelerinden tanıyorlar beni (KBA, 68)”, “kuşlar birikmiş alnıma (KBA, 68)”, “topladım kuşların yıkanmış sesini (K, 68)”, “sakalı kuşlarla dolu dolunay (KBA, 48)”, “Gökyüzüne bakıp tersyüz ediyorum / bulutların yerini gürbüz çocuklarla / tam işte o zaman kuşlar / Sımsıcak bir sevgiyle bulutları emziriyor (VYH, 78)”, “gün biter kalemin ucuna binlerce kuş akar gelir (VYH, 18)”, “kuşlar konuyor Ergin abinin ipek sesine (VYH, 18)”, “Kuş gölgeleri karışıyor bir günün ikindisine (VYH, 68)”, “Gün batar basma perdelerde kuşlar uçar (VYH, 33)”, “yağmura yakalanmış bir kuş gibi üşürsün (VYH, 46)”, “dağlara gücenik bir kuş (AHY, 10)” dizeleri ve daha pek çok kuşlu dize, değişik çağrışımlarla kanat çırpar Ahmet Ada’nın şiirlerinde.
Son kuşlar tamlaması da şiirlerde sıkça görülür: “uçurdum son kuşlarını gökyüzüne / çilek gibi koktu öpüşün (AHY, 63)”, “paylaşılacak birçok şeyi soruyorum / sözgelimi sardunyaları, son kuşları / utangaç bir çocuk gibi soruyorum (AHY, 77)”, “bakışlarından fırlayan son kuşları” (AHY, 68). Göçmen kuşlar, havalanan kuşlar (KBA 72), kuş sesleri (KBA, 18), çığlık çığlığa kuşlar (KBA, 7), “sözüm kuş çığlığı olur belki (K, 29)”, “ipince gölgelerden kuşlar havalanıyor (K, 33)”, söyleyişlerindeki gibi kuşlar, pek çok eylemleri ve sıfatlarıyla Ahmet Ada’nın şiirinde özel yere sahiptirler.
Kuşların tek tek adları da vardır Ahmet Ada’nın şiirlerinde: “uzaktan ardıç kuşu ruhunu dinliyor (K, 85)”, “ve akşam alacasında gülü gül dalına konan / serçe anlatır, gülü gül sesi (K, 9)”, “Eski bahçe. Söğütlerin sesi./ Kavaklar. Kumruların sesi./ Başınız sağ olsun! diyor adam. (K, 84)”, “süvari serçe teyelliyor bütün sesleri (KBA, 72)”, “sessizce geçiyoruz öfkeyle açan çiçekleri / üstümüzde leyleklerin yaz yürüyüşü (VYH, 74)”, “Bir martı konar boşluğa kanatlarının sesi kalır (VYH, 11)”, “bak işte denizi eleştiriyor üç martı (VYH, 38)”, “fırtına kuşu (AHY, 9)”, “turnalar yağdı gökten çocuk kirpiklerine (AHY, 27)”, “denize doğru bir kırlangıç süzülüyordu (AHY, 29)”, “güvercin biçimi terk edilmiş bir tekne (AHY, 44)”, “taklacı bir güvercin birden bire kanat vurdu gökyüzüne (AHY, 60)”, “Bak elmacık kuşları da yok / Azala azala uçuştular çocuk göğüne (AHY, 75)”.
Şair kendisi de şu dizelerle kuşlara düşkünlüğünü söyler: “Her zaman söylüyorum kuşları seviyorum / Yağmurda uçan kuşları seviyorum (VYH, 58)”, “nereye konacağını bilmeyen bir kuş gibi / nereye baksam sürekli gökyüzü / uçmak istiyorum uçmak istiyorum (VYH, 58)”. Hüzünlü Gün şiirinde, “Yüreği kuşlara teyelli bir adam / çocuktu bir zaman diyecekler (KBA, 27)”. “Kuşsuz sevgisiz kaldım dip odalarda (GL, 31)” dizesinde şair için kuşun pek çok çağrışımı yanında, bir çağrışımının da sevgi olduğunu görürüz. Kuş, insandır kimi şiirlerde: Kuşların Ölümü’nde “Kuşlar artık uçmayacaklarsa ölmeleri daha iyi” (GL, 47)”. “Küçük bir kuşum ben. Yaprağı, taşı, ağacı dinliyorum. (DUÜ, 23)”. Otuz Kuş şiiri, Ahmet Ada’nın klasik şiirimizin simurg’unu anıştırarak yeni dünyanın, günümüz dünyasının ifadesi için geçmişin efsanevi kuşunu kullanışı, yeniden üretişidir. (VYH, 61vd.).
Küçük Bir Anmalık kitabında, kuş kelimesi 79 kez kullanılmış; serçe, güvercin, kuğu, martı, kırlangıç, turna, anka, elmacık kuşları ise 16 kez şiirlerde görülüyor. Kantolar’da kuş, 33 kere kullanılırken birer ikişer kullanımla serçe, martı, hüma, kuğu, kumru, ardıç kuşu, kırlangıç, güvercin adları görülür. Vakit Yok Hüzünlenmeye’de 37 kez kuş kelimesi kullanılırken, serçe, leylek, muhabbet kuşu, martı da birer ikişer kez geçer. Aşk Her Yerde’de 42 kez kuş kelimesi kullanılmış, bunun yanında fırtına kuşu, ardıç kuşu, güvercin, bülbül, turna, martı, kırlangıç, serçe, hüma kuşu, elmacık kuşlarının kullanımı toplam olarak 20’dir.
Kuş kelimesinin kullanım sayılarını vermenin kuş kelimesinin Türk şiirindeki sıklığı ile Ahmet Ada’nın şiirindeki sıklığını karşılaştırmak yönünden önemi var:
Kuş, şiirde en çok geçen hayvanlardan İslami Türk edebiyatının 11. yüzyıldaki ilk edebi eseri Kutadgu Bilig’de 93 hayvan adından 32’si kuş adıdır, (Abik 2006). Kutadgu Bilig’de 2961 farklı kelime görülür (Hacıeminoğlu 1996: 2). Kutadgu Bilig’de farklı kuş adlarının dışında, kuş kavramını yansıtan kuş kelimesi 31 kez kullanılmıştır. Aslında, ilkin Ahmet Ada’nın şiirinde, kuş, Kutadgu Bilig’deki kuşlar ile ilgili çalışmam[2] dolayısıyla dikkatimi çekmişti, ardından şair Ahmet Ada’nın kuşsuz olamadığını gördüm.
Günümüz Türk şiirinin belli başlı şairleri üzerine öğrencilerimin lisans tezi olarak hazırladıkları çalışmalarda, kuş kelimesinin kullanımına bakıldığında, Melih Cevdet Anday’ın Toplu Şiirleri I kitabındaki toplam 14.005 kelimeden 73’ü kuştur, (Ateş 2000; Şanlı 2000; Özkan 2000). Sait Faik Abasıyanık’ın Şimdi Sevişme Vakti’nde toplam 3620 kelimeden 5’i kuştur, (Barak 2001). Ahmed Arif’in Hasretinden Prangalar Eskittim kitabında toplam 2751 kelimeden 6’sı kuş’tur,(Tutak 2005). Ataol Behramoğlu’nun Aşk İki Kişiliktir’de toplam 1867 kelimeden 11’i kuş kelimesidir, (Şenay: 2001). Orhan Veli’nin Bütün Şiirleri’ndeki 8367 kelimeden 17’si kuştur, (Sözaldı 1995). Asaf Halet Çelebi’nin Om Mani Padme Hum’unda 3524 kelimeden 9’u kuştur, (Akdut 2004). Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Asu’sunda 12510 kelimenin 59’u kuştur, (Tahiroğlu 1999). Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Dol Karabakır Dol, Karadut, Bigüzel kitaplarındaki 8194 kelimeden 27’si kuş kelimesidir, (Cengiz 1997). Cahit Sıtkı Tarancı’nın Otuzbeş Yaş Bütün Şiirleri’nde 13708 kelimenin 62’si kuş kelimesidir, (Çınar 1996). Ahmet Muhip Dranas’ın Şiirler’inde 8301 kelimeden 22’si kuştur, (İzci 1995). Cahit Külebi’nin Bütün Şiirleri’ndeki 14346 kelimeden 34’ü kuş kelimesidir, (Topak 1999).
Kuş, Melih Cevdet Anday’da sıklığı en yüksek olan ilk on kelime içerisinde yer alır: bir, ve, gibi, ol, ben, deniz, o, bu, gün, ağaç (48), kuş (48), (Özkan 2000, 11). Fazıl Hüsnü Dağlarca’da da kuş, sıklığı yüksek ilk otuz kelime içerisinde, 59 kez kullanımla 26. sıradadır: bir (461), ile (181), ben (143), gece (138), dağ (119), karanlık (109), da/de, ne, sen, bu, ki, yıldız, su, taş, var, gök (75), toprak (74), ölüm (73), ölü (67), kocaman, uzak, değil, el, kara (65), kuş (59), bütün (58), yeşil (58), yok (58), sev (56) vd, (Tahiroğlu 1999).
Kuş kelimesinin kullanım yüzdelerine bakıldığında, Ataol Behramoğlu’nda % 0,589; Melih Cevdet Anday’da % 0,521; Fazıl Hüsnü Dağlarca’da % 0,471; Cahit Sıtkı Tarancı’da % 0,452; Bedri Rahmi Eyüboğlu’nda % 0,329; Ahmet Muhip Dranas’ta % 0,265; Asaf Halet Çelebi % 0,255; Cahit Külebi’de % 0,236; Orhan Veli % 0,203; Sait Faik Abasıyanık’ta % 0,138; Ahmet Arif’te %0,021 oranları görülür.
Bu doğrultuda bir karşılaştırma için Ahmet Ada’nın Aşk Her Yerde kitabına bakıldığında, yaklaşık 1680 kelime olduğu görülür. Bu 1680 kelimenin 42’si kuş kelimesidir. Kuş kelimesinin kullanımdaki yüzdelik oranı % 2.5’tir. Ahmet Ada’nın kullanımını elimizde sayısal verileri olan, yukarıda saydığımız şairlerdeki kullanımla karşılaştırdığımızda bir hayli yüksek bir oran çıkar karşımıza.
Çiçek kelimesi ve tek tek çiçek adları da Ahmet Ada’nın şiirinin vazgeçilmez kelimelerindendir: “Şuramda bir çiçek ordusuydu sevdan (AHY, 12)”, “getir çiçek açmış denizi (K, 19)”, “geceyi bir çiçek yürüyüşü ile böldün / havayı aydınlatan bir çiçektin (K, 75)”, “bırak düşüncen bin çiçek açsın (K, 73)”, “serçe parmağından püsküren çiçek / yara almış arastanın süsü olur (K, 65)”, “çiçek yoksulu kentler (K, 18)”, “insan vahşeti yaşarken bile biliyor / çiçeklenmeyi ötekiyle yan yana (K, 36)”, “eve çiçek götürmeyi unuttuk çoktandır (K, 63)”, “sanki bir çiçek sergisiydi karanlıkta gözlerin (GL, 11)”, “çiçeklenir kalbim gözlerinin içinde (GL, 12)”, “çiçekçiler, çiçekçi kız”. “Bir düelloya bakıyorum: şairin kanı / püskürtme bir çiçek gibi fışkırmış saçlarından (GL, 16)”.
“Nergis değil bir demet sevinçti elimizdeki (VYH, 65)”, “göğsümüzde günebakan tarlalarının hışırtısı (VYH, 70)”, “sümbül yeleli bir at (VYH, 41)”, “kayıp gidiyorum kirleniyor cebimde gelincik inceliği (VYH, 18)”, “bir gramofon çiçeği seni okudu, seni öğretti (VYH, 23)”, “denize gül düşürdü koşarken soluk soluğa (VYH, 20)”, “bir çiçeği yerleştirir gibi güneş gören bir yere (VYH, 75)”, “bir karanfile akan sıkılmış yumruklar (VYH, 77)”, “ablamın yaz güllerinden örülmüş sesi (A, 69)”, “sardunya gülümseyişi (A, 72)”, “vakit yoktu açık denizleri özlemeye / fesleğen sulamaya pencere önünde (GL, 10)”, “ben girdim sarısabırlar açar bahçelerde (GL, 13)”, “çuhaçiçeklerini şuraya koyun, başucuma / sevdadır geçen hırçın yazı anımsatan (GL, 23)”.
Aşk Her Yerde’de çiçek kelimesi 34 kez kullanılmış. Diğer çiçeklerin adlarına baktığımızda, gül 21, karanfil 17, menekşe 6, sardunya 4, gelincik 2, leylak 2, fesleğen, nergis, şebboy, kır çiçeği, küpe çiçeği, zambak, erguvan birer kere kullanılmış.
Kantolar’da 27 kez çiçek kullanılmış, bunun yanı sıra 23 kez gül, 4 kez sümbül, 3’er kez nergis ve leylak, ikişer kez akasya, karanfil, portakal çiçeği, birer kez de küpe çiçeği, sardunya, sarısabır çiçeği, ayçiçeği, lale, kış çiçekleri çiçeklik hallerini gösterir.
Vakit Yok Hüzünlenmeye’de 14 kez kullanılmış çiçek kelimesi, ancak kitap çiçek bahçesi: gül 12 kullanımla, günebakan 5 kullanımla, sümbül, karanfil, gelincik 3’er kullanımla, nergis 2 kullanımla, zambak, portakal çiçeği, fesleğen, menekşe, çiğdem, leylak, çan çiçeği, nilüfer birer birer dizeler arasından boy gösteriyor.
Küçük Bir Anmalık’ta çiçek 43 kez kullanılır, dizeler yine çiçek tarhıdır: 16 kez gül, 6 kez menekşe, 4’er kez fesleğen ve sardunya, ikişer kez sümbül, reyhan, fesleğen, nilüfer, 3 kez karanfil ve birer kez kasımpatı, çiğdem, şebboy, günebakan, leylak, lavanta, gelincik, sarısabır çiçeği, gramofon çiçeği, papatya, kuşkonmaz çiçeği, çan çiçekleri, horozibiği, aslanağzı şiirde değişik kokuları, değişik renkleri, değişik çağrışımları ile geçit töreninde yer alırlar.
Melih Cevdet Anday’ın Toplu Şiirleri I kitabındaki toplam 14.005 kelimeden 31’i çiçek, (Ateş 2000; Şanlı 2000; Özkan 2000). Sait Faik Abasıyanık’ın Şimdi Sevişme Vakti’nde toplam 3620 kelimeden 3’ü çiçektir, (Barak 2001). Ataol Behramoğlu’nun Aşk İki Kişiliktir’de toplam 1867 kelimeden 4’ü çiçek kelimesidir, (Şenay 2001). Orhan Veli’nin Bütün Şiirleri’ndeki 8367 kelimeden 9’u çiçektir, (Sözaldı 1996). Asaf Halet Çelebi’nin Om Mani Padme Hum’unda 3524 kelimeden 4’ü çiçek, (Akdut 2004). Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Asu’sunda 12510 kelimenin 24’ü çiçek, (Tahiroğlu 1999). Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Dol Karabakır Dol, Karadut, Bigüzel kitaplarındaki 8194 kelimeden 14’ü çiçek kelimesidir, (Cengiz 1997). Cahit Sıtkı Tarancı’nın Otuzbeş Yaş Bütün Şiirleri’nde 13708 kelimenin 36 kelimesi çiçek, (Çınar 1996). Ahmet Muhip Dranas’ın Şiirler’inde 8301 kelimeden 11’i çiçek, (İzci 1995). Ahmed Arif’in Hasretinden Prangalar Eskittim’deki 2751 kelimeden 4’ü çiçek, (Tutak 2005), Cahit Külebi’nin Bütün Şiirleri’ndeki 14346 kelimeden 34 kelimesi çiçektir, (Topak 1999).
Şairlerimizde çiçek kelimesinin kullanım yüzdesi çoktan aza sıralandığında Cahit Sıtkı’da % 0,262; Külebi’de % 0,236; Anday’da % 0,221; Behramoğlu’nda % 0,214; Fazıl Hüsnü Dağlarca’da % 0,191; Bedri Rahmi Eyüboğlu’nda % 0,170; Ahmed Arif’te 0,145; A. Muhip Dranas’ta % 0,132; Asaf Halet Çelebi’de % 0,113; Orhan Veli’de % 0,107; S. Faik Abasıyanık’ta % 0,082 değerleri görülür. Ahmet Ada’nın Aşk Her Yerde kitabındaki çiçek kelimesinin kullanımı % 2,023’tür.
Küçük Bir Anmalık’ın yayımlanmasından sonra Cumhuriyet Kitap’ta Gültekin Emre, yazdığı tanıtmada, “kuş çığlıkları, kuş sürüleri kadar çiçekler de onun dizelerine taht kurmuştur” der, (Emre 1997). Bu tespit, yukarıdaki sayısal değerlerle de görüldüğü gibi sadece Küçük Bir Anmalık için değil, Ahmet Ada’nın bütün şiir kitapları için geçerlidir.
Yine aynı dergide, Bedrettin Aykın’ın “kuşlar ve çiçeklerin tekrarının rastlantısal olamayacağı, Ada’nın bu iki yeni izleğinin altını kalın çizgilerle çizerek okura sunuyor olduğu” düşüncesini belirttiğini görürüz, (Aykın 1997).
Yukarıda da belirttiğim üzere, kuşlar ve çiçekler Küçük Bir Anmalık’a özgü yoğunluk taşımıyor. Ahmet Ada’nın bütün şiirlerine bakıldığında kuş ve çiçek her zaman aynı yoğunlukla şiirlerde yerini alıyor. On bir şairimizin şiirlerindeki çiçek ve kuş kelimelerinin kullanımlarının yüzdesine bakıldığında, hiçbirinde, ne kuşun ne de çiçeğin % 0,6’ya bile ulaşmadığı görülürken AhmetsAda’nın şiirinde bu kelimelerin kullanımının %2 ve % 2,5 düzeyinde olması, Türkçede bu kelimelerin sıklığının yüksek olması ile açıklanamaz. Bu kelimelerin, Türkçenin şiir dilinde her ne kadar sıklıkları yüksekse de bütün içerisinde sıklıkları, önemli bir yer tutmamaktadır. Bu durumda, Ahmet Ada’nın kullanım sıklığı kendine özgüdür.
Şairin dizelerinde de kuşların çiçeklerin yüzlerle ifade edilmesi, bu iki kavramın onun hayatla bağında ne kadar etkili olduğunu gösterir: “Şehrin bütün pencerelerinde / Yüz çiçek yüz kuş, yüz ürperti / Unutulmuş çocukluğun gelip gelip hatırladığı” (KBA, 20-21).
Ahmet Ada’nın genel sözvarlığı üzerine bir sayım verisi elimizde bulunmamaktadır. Ancak yukarıda adlarını andığımız on şair üzerine yapılan lisans bitirme tezlerinde tespit edilen şairlerimizin genel kelime kadrosu bir fikir vermesi bakımından burada anılabilir. Cahit Külebi’nin Bütün Şiirlerinde 3267 farklı kelimenin bulunduğu görülür, (Topak 1999). Bütün kelimelerine oranlarsak farklı kelime kullanımı % 22,77’dir. Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Asu’da 2439 farklı kelime kullandığı görülür, (Tahiroğlu 1999). Farklı kelime kullanma oranı, % 19,46’dır. M. Cevdet Anday’ın üç kitabındaki farklı kelime kullanımı 2302’dir, (Özkan 2000). Bütüne oranlandığında % 29,88 farklı kelime kullanıldığı görülür.
Ahmet Ada’nın şiirlerinde kuşlar, çiçekler dışında, abla, terzi, teyel, çocuk, ağaç, portakal gibi başka sıklığı yüksek kelimelerinin de dikkat çektiği düşünülürse, farklı kelime kullanımı bakımından Ahmet Ada’nın şiirindeki oranın çok yüksek olmayacağı öngörülebilir. Bu, ancak bütün şiirleri için yapılacak bir sayısal döküm ile ortaya çıkacaktır. Kelime varlığı, şairin üslubunu, hayata bakışını, dünyasını da daha iyi çözümlememize yardım eder.
Kuşlar ve çiçekler, doğayı gözlemleyen, doğayı aktarmalarla kullanan şairi karşımıza çıkarıyor. Ahmet Ada, sıkı bir gözlemci. Somut olanı dönüştürerek soyutu kurmaya çalışıyor. Çiçeklerin, kuşların bunca çokluğu, bunca tekrarlanışı şiirini zayıflatmıyor çünkü her seferinde farklı buluşlarla renklendiriyor dilini Ahmet Ada, görüleni, yaşananı, var olanı benzetmelerle aktarıyor başka alanlara:
“Sen yoktun çeşmeden yıllar akıyordu, (AHY, 30)”, “Giyilmemiş çamaşırlar gibi kokardı aşkın, (AHY, 46)”; “Çiçek açmış bir ilkokul bahçesine döndü mü kalbim, (AHY, 42)”. Sevgilinin bakışını güle benzetiş: “Ne güzel bakmıştın gül kokmuştu, (AHY, 62)”. Çiçeğe, doğaya bağlı anlatımı örnekleyen bir söyleyiş : “Bir tutam gülümseyiş, (AHY, 64)”. “biçilen çimenlerdeki adımlar, (AHY, 66)”. Gözlemci, doğayı anlatan söyleyiş. “çilek gibi koktu öpüşün, (AHY; 63)”, “oramdan buramdan kuşlar uçuşuyor, (AHY, 58)”, “sardunyanın yaza hazırlanışı, (AHY, 54)”, “muzip bir kuş sevinciyle gülümse sevgilim, (AHY,69)”, “Deli çoş bir çift hülyalı bakış / beyaz güvercin gülümseyişi, (AHY, 26)” dizelerinde doğaya bağlı anlatım sanatçının doğayı içine çekmişliğinin görünümlerini sunuyor.
Sanatçının değişik benzetmelerinde yine doğaya bağlı anlatımın izleri var: “duvardan püsküren çiçek sana sonsuz saygım var, (VYH, 14)”, “serçeparmağından püsküren çiçek, (K, 65)” dizelerinde içinde püskür- fiilini çiçeğin bitmesi, açılması için kullanmış. “Demeti çözülmüş çiçeklere benzeyen, (VYH, 71)” gibi dizelerde somutun soyutu çağırışı görülür.
“Çiçeği burnunda bir sabah vakti / Çözdü saçlarını sokağımızda pancurlar, (GL, 29)” dizesinde, sabahları, şehirlerin, sokakların güne başlayışını, evlerin perdelerinin açılışını, saçların açılmasına benzeterek âdeta sevgilinin saçlarını açarak kendisini göstermesine benzetmiştir. “Tenimde istasyon yolunun tozlu kokusu / Sesim çiçek yüklü patikaların sesiydi, (AHY, 49)” dizelerinde soyut ve somut karşıtlığını görmek mümkün.
Doğanın şiire yansıyışı, Akdeniz Gecesinin Baladı şiirinde “gecede dağılmış gül kokusu, ay ışığı / vuruyor pırıl pırıl proleter yüreğime / kağıda damlıyor mürekkep, adım şaire çıkıyor / yadsınmış son romantik şaire” dizelerinde de kendini gösterir, (KBA, 69).
Öte yandan, Ahmet Ada’nın şiirlerindeki kuşların coğrafyası, çiçeklerin coğrafyası acaba Ada’nın da coğrafyası mıdır? Portakal çiçekleri, limon çiçekleri, turunç çiçekleri gibi, portakal suyu gibi, palmiyeler gibi, deniz gibi.
Aşk Her Yerde kitabındaki beş şiirin cümleleri incelendiğinde, fiil cümlelerinin ağırlıklı olduğu görülür. Beş şiirdeki 51 şiir cümlesinin 38’i fiil cümlesi, 13’ü isim cümlesidir. Bu beş şiirdeki 51 şiir cümlesinin zamanları incelendiğinde 13 geniş zaman, 9 şimdiki zaman, 27 geçmiş zaman, 1 emir, 1 gereklilik çekimi ile karşılaşılır. Zamanlara bakarak şairin genel olanı, her zaman geçerli olanı anlattığını düşünmek mümkün. Tabii bu tür bir saptama için diğer şairlerin şiir cümlelerinin zamanları ile karşılaştırma sağlıklı sonuç verecektir. Ancak elimizde bu türden ayrıntılı çalışmalar da bulunmamaktadır.
İkileme kullanımı açısından bakıldığında, Ahmet Ada’nın şiirlerinde daha çok kelime tekrarlarının yaygın olduğu gözlemleniyor:
“Azala azala uçuştular çocuk göğüne, (AHY, 75)”, “Düşlerime giren tiril tiril atları (GL, 40)”, “İşte bak kardeşim, pencerelerde onlarca saksı / bir sandal cümbüşü ki aşk olsun kırmızı kırmızı açmış, (GL, 72)” ,”Gökyüzüne baktım kuşlar yoktu / gün battı kana kan, (GL, 28)”, “ablalar ablalar, yürek atışlarını duydum / sokak ortasında öldürülenlerin, (GL,77)”, “usul usul yağıyor ömrümüze, (GL, 73)”, “uçuyoruz / uçsuz bucaksız mavilikte (GL, 69)”, “gidelim gidelim güz de bitti, (GL,36)”, “Paldır küldür devrilen kış, (K, 57)”.
Ahmet Ada’nın şiirlerinde özel kelimeler de dikkat çeker: “sevincelik, (VYH, 35, 38)”, “bu çalık ömür düşer bir gün tekrar yollara, (VYH, 22)”, “arık ruhum bir su Kevser, (K, 25)”, “Ne arık bir söz, (K, 32)”, “Varlığın elmaya dokunuşu, suyun taşı ovuşu, mutluluktur / yoksa da arık bir toprağımız ne gam Kevser, (K, 35)”. Adı Şiir olan şiirde de “Ben ki şikâyetçi bir çocuğum bir yaşamkeş” olarak kullanıldığı görülür yaşamkeş’in, (GL, 56). Çıngı sesleri “Yitirdim çıngı seslerini ilk yazın / Düşlerime giren tiril tiril atları, (GL, 40)”. Anadolu ağızlarında çıngı’nın “kıvılcım” anlamının bu dizelerde “canlılık” anlamında kullanıldığı anlaşılıyor, (Ders III: 1180). Anadolu ağızlarında kullanılan, Türkçe Sözlük’e de girmiş çıngıl kelimesi de Ahmet Ada’nın sözvarlığını zenginleştirme ve hayatı olduğu gibi bütün canlılığıyla yansıtma isteğinin örneğidir: “Bir çıngıl üzüm, (AHY, 24)”, ( TS 2005: 427).
Ahmet Ada’nın şiirinde ölçünlü dilde az kullanılan, eskicil şekiller de zaman zaman dikkat çeker: “sileyazar gülüşünü camlardan, (AHY, 54)”, “Ey çıdamın oyuk açtığı bungun çehre, (K, 60)”. Türkçe Sözlük’te çıdam ‘sabır’ anlamı ile eskimiş kısaltması ile verilir, (TS 2005: 421). “sin taşları vurulup ölenlerin alınlarıdır, (K, 42)”. Sin kelimesi de Türkçe Sözlük’te eskimiş kısaltması ile “ölü gömülen yer, gömüt, mezar kabir...” anlamları ile Yunus Emre’den tanıkla verilmiştir, (TS 2005: 1770).
Ahmet Ada’nın şiirlerinde ‘ağız’ kelimeleri dikkatimi çekmedi. Ancak şiirlerin sözvarlığını bütünüyle inceleyecek bir çalışma, bize, ‘ağız’ kelimeleri, deyimler, özel adlar, ikilemeler ve daha birçok konuda bilgi verecektir.
Şairin özellikle son kitaplarında özel isimlerin de hayatın bir parçası olarak şiirlerde yer aldığı görülür: Vivaldi, Bach (DUÜ, 31), Grup Yorum (GL, 71), Hilmi Yavuz (DUÜ, 85), Mayakovski (DUÜ, 75), Mezopotamya, Fırat (DUÜ, 55), Akdeniz (DUÜ, 163), Mersin (DUÜ, 169), Cemal Süreya, Konya (DUÜ, 57), Kavafis (K, 25), Silifke caddesi (K, 21), Leo Tolstoy (DUÜ, 13), Nerval, Rimbaud (K, 38), Turgut Uyar (K, 39) vb.
“Dile biçim veren ustalık ! / Nasıl bir araya getirilir binlerce kare, (K, 60)” diyerek dilin işlenmesinin ustalık istediğini, emek istediğini vurgulayan Ahmet Ada, Kantolar’da şiirine Türkçeyi de katar: “Türkçe konuşmalar çarpar denize bakarız, (K, 61)”, “güzelim Türkçeyi Toros Ekspresine bindirirdik / arabaları atlara koşardık. Bak bu / kedi derdik çocuklara kapı eşiklerinde ama işte bitti! (K, 63)”, “Ben yosun tutmuş Türkçeyi düşünüyorum / karpuz dilimi ışığı. Güneş yırtılıyor berrak sularda, (DUÜ, 57)”.
Ahmet Ada’nın şiiri doğanın konuşmasıdır. Ahmet Ada’nın şiiri, doğanın alabildiğine işlediği kelime kadrosu ile bir yanıyla âdeta resim. Çizilmiş birer tablo çoğu zaman şiiri. Ahmet Ada, birçok şiir kitabıyla doğayı izleyen ve kendisini doğayla özdeşleştiren, yaşadıklarını içtenlikle, kırılgan duyarlılığıyla okuyucuya sunan bir sanatçı olarak Türk şiirinde yerini alacaktır. Türkçenin kuşları ve çiçekleri adına Ahmet Ada’ya teşekkür ederiz.
Ahmet Ada’nın Taranan Kitapları:
AHY Aşk Her Yerde, Broy Yayınları: 63, İstanbul, 1990
BP Begonyalı Pencere, Hera Şiir, İstanbul, 1998.
DUÜ Denizin Uykusu Üstümde, Islık Şiir Dizisi: 2, Mersin, 2004.
GL Günyenisi Lirikler, Broy 1992.
K Kantolar, Digraf Yayıncılık 13, İstanbul, 2006.
KBA Küçük Bir Anmalık- Şiirler, 1993-1995-, Hera Şiir, İstanbul, 1996.
TPG Taş Plak Gazelleri –Şiirler, 1994-, Broy Yayınları: 142, İstanbul,1995.
VYH Vakit Yok Hüzünlenmeye- Şiirler-, Broy Yayınları: 91, İstanbul, 1992.
Kaynakça:
Abik, A. Deniz (2006), “Kutadgu Bilig’de Hayvan Adları”, Ankara Üniversitesinin 60. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinin 70. Kuruluş Yıldönümleri Kapsamında Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Sempozyumu 29 Mayıs- 1 Haziran 2006, Ankara, Basılmamış Bildiri.
-------(2007), “Kutadgu Bilig’deki Kuş Adlarından Kazakçaya ve Türkiye Türkçesine Bir Bakış”, Kazakistan ve Türkiye’nin Ortak Değerleri Sempozyumu, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, Abay Milli Devlet Pedagoji Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi 21-23 Mayıs 2007, Almatı, Basılmamış Bildiri.
Akdut, Ayhan (2004). Asaf Halet Çelebi’nin “Om Mani Padme Hum” Adlı Kitabındaki Kelimelerin Sıklığı, Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Bitirme Tezi (Danışman Yard. Doç.Dr. A. Deniz Abik).
Ateş, Hacer (2000), Melih Cevdet Anda’ın “Rahatı Kaçan Ağaç (Toplu Şiirleri I)” Adlı Kitabındaki Yanyana, Masal, Kolları Bağlı Odysseus Bölümlerinin Dilbilgisl Sözlüğü ve Sıklık Sayımı, Üslup, Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Bitirme Tezi (Danışman Yard. Doç.Dr. A. Deniz Abik).
Aykın, Bedrettin (1997), “Kara Şehrinde Denizi İsteyen Çocuk” Cumhuriyet Kitap 18 Ocak 1997, 5-6..
Barak, Gül (2001), “Şimdi Sevişme Vakti”nde Sıklık, . Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Bitirme Tezi (Danışman Doç.Dr. A. Deniz Abik).
Cengiz, Emel (1997) Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun “Dol Karabakır Dol, Karadut, Bigüzel” Şiir Kitaplarındaki Kelimelerin Sıklık Sayımı ve Türleri (Gramatikal İndeks), Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Bitirme Tezi (Danışman Yard. Doç.Dr. A. Deniz Abik).
Çınar, Berrin (1996), Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Otuzbeş Yaş Bütün Şiirleri” adlı kitabında Kelimelerin Sayımı, Türlerin Belirlenmesi ve Kullanım Sıklığının Gösterilmesi,. Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Bitirme Tezi (Danışman Yard. Doç.Dr. A. Deniz Abik).
DerS. Derleme Sözlüğü, I-XII, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1963-1979.
Emre, Gültekin (1997), “Delifişek Şairin Delifişek Şiirleri” Cumhuriyet Kitap 18 Ocak 1997,S.5-6
Hacıeminoğlu, Necmettin (1996), Karahanlı Türkçesi Grameri, Türk Dl Kurumu Yayınları: 638, Ankara.
İzci, Emine (1995), Ahmet Muhip Dranas’ın “Şiirler” Adlı Kitabındaki Kelimelerin Sayımı, Türlerinin Belirlenmesi ve Kullanım Sıklığının Gösterilmesi, Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Bitirme Tezi (Danışman Yard. Doç.Dr. A. Deniz Abik).
Özkan, Bülent (2000), Melih Cevdet Anday’ın “Rahatı Kaçan Ağaç” (Toplu Şiirleri I) Adlı Kitabındaki “Göçebe Denizin Üstünde, Teknenin Ölümü, Yaşarken” Bölümlerinin Dilbilgisel Sözlüğü, Sıklık Sayımı ve Üslup, Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Bitirme Tezi (Danışman Yard. Doç.Dr. A. Deniz Abik).
Sözaldı, Leyla (1995), Orhan Veli Kanık’ın “Bütün Şiirleri” Adlı Kitabındaki Kelimelerin Sayımı (Gramatikal İndeks), Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Bitirme Tezi (Danışman Yard. Doç.Dr. A. Deniz Abik).
Şanlı, Çilem (2000), Melih Cevdet Anday’ın “Rahatı Kaçan Ağaç (Toplu Şiirleri I)” Adlı Kitabındaki Başlarken, Rahatı Kaçan Ağaç,Telgrafhane Bölümlerinin Dilbilgisel Sözlüğü, Sıklık Sayımı ve Üslup, Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Bitirme Tezi (Danışman Yard. Doç.Dr. A. Deniz Abik).
Şenay, Şeyda (2001), Ataol Behramoğlu’nun “Aşk İki Kişiliktir” Adlı Eseri Üzerine Bir Sıklık İncelemesi, Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Bitirme Tezi (Danışman Doç.Dr. A. Deniz Abik).
Tahiroğlu, Bekir Tahir (1999), Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın “Asu” Adlı Eserinde Sıklık Dağılımı Dilbilgisel Dizin Üslup, Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Bitirme Tezi (Danışman Yard. Doç.Dr. A. Deniz Abik).
Topak, Evrim (1999), Cahit Külebi’nin “Bütün Şiirler”’ Adlı Eserinde Sıklık Sayımı Dilbilgisel Dizin Üslup, Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Bitirme Tezi (Danışman Yard. Doç.Dr. A. Deniz Abik).
Tutak, Deniz (2005), Ahmed Arif’in “Hasretinden Prangalar Eskittim”Adlı Kitabındaki Sözcüklerin Sıklık Dağılımı ve Dizini, Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Bitirme Tezi (Danışman Doç.Dr. A. Deniz Abik).
TS 2005 Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları: 549, Ankara, 2005.
[1] 1981 Akademi Kitabevi Şiir Başarı Ödülü, 1981 Cethun Atıf Kansu Şiir Ödülü, 1993 Yunus Nadi Şiir Ödülü, 1999 E Dergisi Şiir İnceleme Ödülü.
[2] Kazakistan ve Türkiye’nin Ortak Değerleri Sempozyumu, Mayıs 2007, Almatı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder